Eylül 26, 2010

Pause

Araya tatil girdi, blog işi yine yalan oldu galiba.

Eylül 12, 2010

Eylül 08, 2010

Opurtünizm


Türk futbolu yine bu içten pazarlıklı, opurtünist adamın ellerinde. Herkes gelip gidiyor ama bu adam hancı. Gelip lig maçlarını izlemeye tenezzül etmeyen Hiddink ipleri bırakmış, o da at koşturuyor. Şu forvetsiz onbirin, Volkan Şen'in olmadığı kadronun başka açıklaması var mı sizce? Sene başından beri bir dakika oynamayan Zan kadroda ama  Egemen, Ceyhun Gülselam yok. Tel tel dökülen Aurelio oynarken Dortmund'da iyi işler çıkaran Nuri Şahin'in neden 18'de olmadığını biri bana anlatsın lütfen. Şimdi güç bela, bala-göte kazandık ya herşey güllük gülistanlık. Ya Belçika deplasmanını kaybeder de bir de Almanya'ya iki maçta da yenilirsek? O zaman göreceğim bu skor yazarlarını.

Eylül 05, 2010

Moonlight Sonata






Bono RTE'ye klasik müzik dinlediğinizi biliyorum demiş. Başbakan 9. Senfoni'yi melodisinden tanısın sikimi keserim ben. Adamın Tayyip Erdoğan'ın müzik zevki konusunda bilgili olması tabi beklenemez, "klasik müzik dinlemeyen biri başbakan olabilir mi?" diye düşünmüştür muhtemelen. U2'nun bu "dünya meseleleri karşısında duyarlıyız, fakirlik bitsin, çevre temizliği, yunuslar, foklar, küresel ısınma, afrika vs vs" söylemlerinin yapaylığı yanında yoksulların hakkını savunuyoruz ayağına zengin olması ayrı mesele. İyice cinler tepeme çıktı, boğaz köprüsünün bir şeridi trafiğe kapatılacakmış Bono efendi yürüsün diye. Ya medyadan falan bir kişi de çıkıp sormuyor "bu uygulama ne kadar doğru, tek şeride düşüldüğünde çıkacak extra trafik yoğunluğunda insanların çekeceği eziyeti hiç mi düşünmüyorsunuz?". Memleket memleket değil ki muz cumhuriyeti. Yarın gelsin Lady Gaga boğazı toptan deniz trafiğine kapatın tam olsun! Bu yabancılara yaranma-yaltaklanma ezikliğini anlayabilmiş değilim, anlayamayacağım.

Tercih


Referandum muvzuundan girelim olaya. Denizcilik olunca meslek oy kullanmak da yalan oldu (Diğer bütün planlı faaliyetler gibi) ama bu görüş belirtmeyeceğim anlamına gelmiyor bittabi. En baştan belirteyim, oy kullanabilecek olsam sadece yukarıdaki fotoğraf yüzünden "Hayır" oyu kullanırdım. Evet'e temizliği ferahlığı simgeleyen beyaz, "Hayır'a bokrengi. Tercih yazılı mührün yeterli gelmediği sandıklarda (ki bu büyük çoğunluk oluyor anladığım kadarıyla) oylamanın Evet yazılı mühürlerle yapılması ayrı bomba. Bir de üzerine oylamanın 12 Eylül'de yapılması, 12 Eylül'e hayır vb sloganların kullanılması ama YÖK'ün, seçim barajının hala yerli yerinde durması; özgürlük getiriyoruz derken memurun grev hakkının elinden alınması. HSYK'nın, Anayasa Mahkemesi'nin yapısında meydana getireceği değişikliklerle "yargıyı ele geçirme planı" üzerinden yapılan muhalefete iktidar partisinin (Pardon RTE) getirdiği cevap; "Avrupa'da da meclis seçiyor." Doğru, Avrupa ülkelerinde meclis seçiyor. Ama senin istediğin gibi salt çoğunlukla değil, meclis üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile seçiyor.  Hatta yeni anayasa yapmak isteyen bazı partiler tek başına iktidar olsalar bile yanlarına bir muhalefet partisi alarak koalisyon kuruyorlarki toplumsal mutabakat sağlansın. Ama bunlara da hak vermek lazım, nasılsa partizanca bir ortam yaratılır ve içerikten bihaber olduğundan anayasayı değil partileri oylar "Benim işçim, benim köylüm".Aysun Kayacı'ya hak vermemek elde değil.

Çorba

Yazasım var. Sadece bir konuda yazamam. Mesleğim dışında belli bir konuda uzmanlığım olmamasından, her konuya ilgi duyan meraklının biri olmamdan mıdır nedir? Başlarsam yazmaya çorbaya çevireceğim burayı da, hayatım gibi. Yazmasına yazalım ama ya yeteri kadar takipçim olmazsa? Takipçin olmazsa ne anlamı var ki? Blog dediğin bir nevi masturbasyon zaten.