Mart 04, 2011

Soho +


Dalkılıç'ın henüz kasetinin çıkmadığı, sadece İzmir'de tanındığı zamanlar. Poker masasında yeterince  kaybettiğime karar verip masadan kalkarak ani bir kararla üzerimi değiştirmek için eve geçiyorum. Masaya son fişleri attıktan yaklaşık 20 dakika sonra Soho'dayım. Tek başıma gittiğim mekanda gündüzden gelemeyeceğimi konuştuğum birilerinin masasına oturup etrafı kesmeye başlıyorum, İstanbulluların "İzmir'in nesini bu kadar seviyorsunuz?" sorusuna en güzel cevaplar burada! Bu kadar şık, bakımlı ve güzel hatun bir arada başka nerede bulunabilir ki? Masayla da ilgilenmem gerek biraz; "nasıl gidiyor, daha ne kadar buradasın, yolculuk nereye, parasını verelim yurtdışından bize absolut getir ve en sonunda klasiğimiz her limanda bir sevgili" lakırdıları esnasında masanın sonunda ince belli, büyük göğüslü bir esmer güzeli gözüme takılıyor. Yanımdakine sorduğum sorunun cevabı "uzak dur" oluyor, bu gece aramızda bulunamayacak olan yurtdışında okuyan kuzeninin sevgilisiymiş.

Murat Dalkılıç sahneye çıkıyor. 2-3 parça sonra her zaman yaptığım gibi; yanında partneri olmayan, ağzı açık halde Dalkılıç'ı izlemeyen, aranan gözlerle etrafını izleyen hatunları incelemeye başlıyorum. Stolichnaya'yı masada bırakıp bara geçiyor ve bir duble Chivas söyleyip daha geniş bir bakış açısına kavuşuyorum. WC'den dönen sen gözüme takılıyorsun o sırada. Gözünün ucuyla kısa bir bakış atıp yanımdan geçiyorsun, parfümün Mania. Gittiğin hemen yandaki bistroda 2 çift ve sen olduğundan boşta olanın sen olmasını diliyorum. Hayal kırıklığı; üzerindeki bakışlarımı göğsünde yumuşatıp gözlerimin içine bakarak yanındaki herife bir buse vererek doksana takıyorsun. Hemen hedef değiştiriyorum fakat arada dönüp bakmadan da duramıyorum çünkü hafif çekik gözlerin ve uzun sarı saçlarının taçlandırdığı parıldayan bembeyaz tenin aklımdan çıkmıyor. Bir daha hiç bakmıyorsun; viskiyi kafaya dikip masaya, esmer güzeline dönüyorum bir gözüm üzerinde olarak.

Sonunda gözgöze gelebildiğimiz esmerle ancak adını öğrenebilecek kadar kısa bir sohbet edebiliyorum, gardiyanın tuvalete gitmesinden istifade ile. Kısa sohbetteki gülümsemelerden bizim elemanın -gardiyan mı desem- kuzeninin çok da umrunda olmadığını anladığımdan seni aklımdan çıkarmaya çalışarak tamamen esmere odaklanıyorum. Gardiyan geliyor, gözleriyle "Yapma" diyor. Vicdanımın sesini bastırıp gardiyana bu götlüğü yapmak için biraz daha fazla alkol almam gerektiğini değerlendirip daha hızlı içmeye başlıyorum Stolichnaya'dan. Esmerdeyim ama, tamamen sendeyim. Göz kontağı sürekli hale geliyor esmerle, az biraz muhabbetimin olduğu yanındaki hatuna göz ucuyla beni işaret ederek hakkımda sorular sorduğunu tahmin ettiğimden işaretle tuvalete git diyorum. Önce o kalkıyor, çaktırmamak için 2-3 dakika oyalanıp kalkıyorum. Tuvaletin önünde hızlı bir telefon alışverişi yapıyoruz, sevgilisini söylüyor bir yandan ama benim "biliyorum, benim de var" cevabıma gülerek yarın öğleden sonra buluşalım diyor. Gel kaçalım diyorum buradan, olmaz ben masaya dönüyorum diyor. Ben lavoboda yüzümü yıkayıp saçlarımı ıslatıyorum ki zaman geçsin, masadakiler anlamasın.

Esmerin çaldırdığım telefonunu kaydetmek için kafam önde tuvaletten çıkarken karşıma bir gölge çıkıyor, kafamı kaldırıyorum, sensin. Bir anda unutuyorum diğerini. Tercihi genelde esmerler olan biri olarak sarışın bir kadının bu kadar sexi olabileceğini düşünmezdim, nefesimi kesiyorsun. Bir an tereddüte düşüyorum, bu bana fazla diye. Hemen saldırıp kısa zamanda etkilemem lazım seni. "Ben de telefonunu almak için seni bekliyordum burada." diyorum elimde telefonla, sertçe bu ne cesaret diyorsun ama gözlerin başka şeyler söylüyor sanki. Bu kadar emek bir telefon numarasını haketmiyor mu sence diyorum, nihayet gülümsüyorsun ve ergenlikten sonra belkide ilk defa bir kadınla sadece konuşurken sikim kalkıyor.  Standart kur konuşmaları sonrasında esmere yaptığım teklifi yeniliyorum, "Gel, kaçalım burdan". Buradan geldiklerinle beraber çıkmanın gerekliliğinden bahsedip, çıktıktan yarım saat sonra buluşabileceğini söylüyorsun. Telefon alışverişi esnasında tanışmış oluyoruz. Çıkıştan yarım saat sonra, sabaha karşı buluşmanın vaadettikleriyle iyice gaza gelip aniden duvara yaslayarak dolgun dudaklarına yumuluyorum, sikimi hissediyorsun haliyle. Gülerek "biraz sabret" deyip gidiyorsun.

Kaçamak bakışlarım üzerinde, masama dönüyorum. Esmer güzeli yüzünde bir soru işaretiyle beni kesiyor ama ilgimi kaybetmişim, en azından bu gecelik! Çok sevinçliyim haliyle, biri garanti diğeri yüksek ihtimal 24 saat içerisinde iki sex macerası poker masasında çok kaybetmenin getirisi. Kumarda kaybeden aşta kazanır mı bilmiyorum ama yatakta kazanıyor kesinlikle diye düşünüyor, bir votka daha doldurtuyorum kendime. Garson da 50 lira bahşişle sevincime ortak oluyor. Hedefine ulaşmış olmanın rahatlığıyla içkimi yudumlayıp dikkatimi Dalkılıç'a veriyorum:  sadece alkollüyken sevebildiğim Sezen Aksu'dan söylüyor. Çiftler birer birer dans etmeye başlıyorlar, sana bakıyorum, yapacak bir şey yok diyorsun kaşlarını kaldırarak.

Program bitiyor, önce siz kalkıyorsunuz. Sevinçten payıma düşenin çok fazlasını veriyorum hesaba. Arabalara bölüşüyoruz, esmer ve gardiyanı da benim arabama düşüyorlar. Dikiz aynasından kaçamak bakışlarla çabucak Kabataş'a varıyorum. Yarınki sex macerasını evine bırakarak, aramanı beklerken vakit geçirmek üzere direksiyonu Topçu yönüne kırıyorum. Az mercimek bitmeden arıyorsun, "Ben Bostanlı'dayım". Karşıyaka sahil yolunda bakkalda 4 kutu bira ve bir kutu kondomla -evde var mı acaba?- kuşanıyorum. Amfitiyatronun önündeyim, biraz bekletiyorsun. Daha rahat kıyafetler giymişsin, kısa ekoseli etek üzerinde beyaz body ile o kadar sexi olmuşsun ki hemen orada hakkını vermek istiyorum. Sabret eve kadar diyorsun, o kadar mesafeyi hiç bu kadar hızlı gittiğimi hatırlamıyorum. Sanki 1 saniye sonra Alsancak'ta, evin önündeyiz. Apartman kapısından girer girmez duvara dayayıp -uzun ve oldukça ıslak şekilde- öpüyorum seni. Sol elimle ellerini yukarıya kaldırıp sağ elimde donunla beraber parmaklarımı içine sokuyorum, ıslanmışsın. Öyle bir tahrik olmuşum ki üzerime bir ürperme geliyor. Sarmaş dolaş asansörü çağırıyoruz, sen pantolonun üzerinden sikimi tutarken tuşlara basan ellerim titriyor. Bana ne oldu böyle diye düşünüyorum, bacaklarım çözülecek gibi...

devamı bir sonraki postta, yarın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder