Haziran 27, 2011

Alegra Volume 2 Part II (Final Release)



Kapıyı beklediğim kişi değil, ben yaşlarda bir İtalyan erkeği açıyor. Çatık kaşlarla yukarıdan aşağı birbirimizi süzüyoruz, rakibini tartan boksör edasıyla. Alegra yüzünde donuk bir gülümsemeyle görünüyor ardından, tanıştırıyor beni okulundan “iş arkadaşı” Mattia ile.  Alegra ile yalnız kalma isteğimin tüm taraflarca anlaşıldığı sıkıntılı bir ortamda hal-hatır sormaca ardından son günlerin üstü kapalı bir analizi derken yemeğe oturuyoruz. Olabildiğince ikna edici olmam gerektiği ortada, şaraptan uzak duruyorum. İş arkadaşı olduklarından, Alegra ile tanışmamızdan, nerelere gidip geldiğimden, kısa bir Türkiye tanıtımı derken hediyeleri uzatıyorum ama Alegra iyice rahatsız olmuş durumda, ben bu herif nerden çıktı diye düşünmekten konuşulanları bile dinleyemez vaziyetteyim, domatesli pilavı itip, şaraba başlıyorum.  Elini sürekli omzuna koymaya ve sahibi benim mesajı vermeye çalışan, sürekli son geceyi beraber geçirdiklerine değinen bu herifi nasıl ekarte edeceğim konusunu düşünürken evde kırmızı şarabın (Calabria) bitmesiyle -bira ve beyaz şarap içmediğimi öne sürerek- umutlanıyorum, gidip ben alacak değilim ya? Mattia’yı şarap almaya gönderiyorum ve hemen saldırıya geçiyorum Alegra’ya doğru, “Nerden çıktı bu herif, ben neden buradayım, msn de konuştuklarımıza ne oldu, vs vs…” salvo ateş şeklinde sorularımı sıralayarak ikili koltukta yanına oturuyorum. O ise karşıdaki koltuğa geçerek; herifin okula geçen hafta geldiğini, aralarında ciddi bir şeyler olabileceğini, artık 27 yaşına geldiğini ve ailesinin ondan evlenmesini beklediğini, ondan hoşlandığını, Mattia’nın yakışıklı olmasının yanında aynı meslekten olması sebebiyle onun için ideal eş olduğunu,  artık ciddi ilişki istediğini ve boş şeylerle vakit kaybedemeyeceğini, beni buralara sürüklediği için üzgün olduğunu söylerken yüzü o kadar güzel, kokusu o kadar baştan çıkarıcı ki… Dudaklarına yapışmayı düşünürken Mattia kapıyı açıp elinde şişelerle içeri giriyor. Sinirden patlamak üzereyim, o kadar hızlı içmeye başlıyorum ki çoğunu benim içtiğim 2 şişe kırmızı şarap 40 dakikada bitiyor. İçimden binlerce küfürle sanki sadece yemeğe gelmişim gibi -Alegra’ya gözlerimle çok başka şeyler söyleyerekten- vedalaşıp, Guiseppe’ye geçiyorum. Guiseppe şaşkın, neden geldiğimi soruyor. Kısaca özet geçip, küfrederken 1 şişe kırmızı şarap daha içip yatıyorum yarım saat içinde.


Biri dürtüp adımı söylüyor, kafam kazan gibi uyanıyorum. Guiseppe saatin 10 olduğunu Alegra’nın aşağıda beni beklediğini söylüyor. Guiseppe dışarda işleri olduğunu bahane edip bizi yalnız bırakıyor. Üzgün olduğunu, daha geçen hafta tanıştıklarını ve iki gece önceden itibaren ilişkiye başladıklarını, ondan gerçekten hoşlandığını söylüyor. Ben duygu sömürüsüne; “2 yıldır bu günü beklediğimi, buraya gelebilmek için yaktığım kontrat sayesinde çok para kaybettiğimi, moral diye bir şey kalmadığını ”   söyleyerek başlıyorum. Bunca sene internette konuşmamızın bir anlamı olması gerektiğini, anı değerlendirmemizi söyleyerek yaklaşıyorum yavaş yavaş. Yan yana otururken kokusunu içime çekiyorum ve hamlede bulunuyorum, çekiyor kendini ve ben dünden beri ne anlatıyorum diyor gülerek. Surların yavaş yavaş yıkılmaya başladığını düşünüyorum, bakışlarını omuzlarımda yakalıyorum, acıktığımı, dışarı bir şeyler yemeye çıkmamızı teklif ediyorum, Alegra evde bir şeyler yapabileceğini söylüyor. Evine gönderip duşa giriyorum. Üstüme eski bir yüzücünün olması gerektiği gibi geniş omuzlarımı ve kollarımı göstermek amaçlı siyah bir kolsuz tişört ve kot geçirip yan tarafa geçiyorum.
 
Yemeği pas geçip kanepede sevişirken kafamdan geçenler “Acaba duygu sömürüsü mü, yoksa tişört mü etkili oldu?” oluyor. Msn sohbetlerinin arasında oral seksten hoşlanmadığını söylediğini hatırladığımdan ön sevişmeyi kısa tutup yavaş ama kararlı bir şekilde içine giriyorum, yarı aralık ağzı ve kayan gözleri iyice tahrik olmamı sağlıyor. Hızlandığımda elleriyle kasıklarımdan itmesinden sert seksten hoşlanmadığını anlıyorum, yavaş bir ritim tutuyoruz. Tahmin ettiğimden çok daha ailevi/muhafazakar (Nasıl anlatılır bilemedim) bir şekilde ve Hollywood aşk filmlerindeki klişe sevişme sahnelerinden birini yaşıyoruz. Yüz yüze, eller birleşik şekilde ağır tempomuzla gözgözeyiz. Kesik kesik ve alçak sesli inlemelerinin sıklaşmasından gelmek üzere olduğunu anlayıp duruyorum, bekleme-bekletme oyunlarını seviyorum;) Çıkarmadan alta geçiyorum, ellerimle yönlendirerek sırtını dönmesini sağlıyorum. En sevdiğim pozisyonda alttan pompalarken bir elimle klitorisini uyarıyor diğeriyle memelerini sıkıyorum, inlemelerin şiddeti artmaya başlıyor. Alegra nihayete erdiğinde dağılmış olmasının da etkisiyle tempoyu arttırıyorum, cevap veremiyor. Yıllarca beklemişliğin ve hızlı temponun da getirdikleriyle her zamankinden biraz daha erken olarak geleceğimi söylediğimde beni şaşırtarak içine boşalmamı söylüyor. Boşalırken durmuyorum, pompalamaya ve dibine kadar girişlere devam ediyorum. O kadar tahrik olmuşum ki, ereksiyonda en ufak bir azalma bile olmuyor, devam ediyorum. Kısa süre sonra ikinci kez boşaldıktan sonra kolları taşımaz oluyor Alegra’yı ve üzerime yığılıp kalıyor.


Başını göğsüme koyup uzanıyor yanıma, ince -slim- sigaralarından bir tane yakıp gülümseyerek tavanı incelemeye başlıyorum…
 

4 yorum: